Hüseyin Genç
Araştırmacı-Yazar
7
Mart pazartesi günü; Altınova ilçesinde vefat eden bir akrabamızın cenaze
törenine katılmak üzere yakınımın özel arabasıyla sabah saatlerinde Bursa'dan
yola çıktık. Yalova'nın dörtyol kavşağına girerken üzerinde; “Osmanlı
İmparatorluğu'nun kurulduğu topraklardasınız” yazısının bulunduğu yaya üst
geçidinin altından geçtik. Gemlik'te denizi görünce şaşırmıştık! Burada da bu
yazıyı görünce gülümsedim! Ecdadına sahip çıkılması güzel bir şeydi. Ancak öyle
anlaşılıyor ki bu sözge tanıtım amaçlı konmuş içi boş bir slogandı. İler tutar
yanı yoktu. Yalova zaten yemyeşil doğasıyla, kaplıcasıyla, çiçekçiliğiyle,
seracılığıyla, sebzesi ve meyvesiyle bütün Türkiye'de ve hatta Avrupa'da
tanınan bilinen bir yerdi. Böyle bir işgüzarlığa hiç gerek yoktu. İzmit yönüne
dönüşten Altınova'ya kadar olan 16
km.lik yolculuk boyunca bu sözgenin doğru olup
olmadığını düşündüm! Akrabalarımın bulunması nedeniyle Yalova'ya sık sık gider
gelirim. Bundan dolayı Yalova'yı ve halkını iyi tanırım ve severim. Ama hiç
kusura bakmasınlar böyle bir şey yok. Hiç kimse Osmanlı'nın burada kurulduğuna dair herhangibir maddi delil
gösteremez.
Bu
tezi ortaya atan dünya çapında tanınan tarihçi Prof. Dr. Halil İnalcık'tır.
Dayanağı da miladi 1302 yılının 27 Temmuz'unda; A: Karahisar'daki Sahip Ata
Beyliği'nden Konya Sultanı'nın emriyle gönderilen 5000 kişilik askeri yardıma
kendine bağlı kuvvetleri de katan Osman Gazi'nin, Muzalon komutasındaki 2000
kişilik tam teçhizatlı ve düzenli Bizans ordusunu bugünkü Yalakdere
yakınlarındaki Bapheus(Bafeus) denilen yerde yenilgiye uğratmasıdır. Zaferden
sonra bir kısım korkusuz alpler, İzmit körfezini kayık ve sallarla geçerek
Boğaz'ın Anadolu kıyılarına dayanmışlardır. Buralarda birtakım yağmalamalarda
bulunarak geri dönmüşlerdir. Kostantinapolis'te yaşayan halk korkudan
kiliselere sığınarak; Tanrı'nın kendilerini, 'Türklerin gazabından koruması'
için dua etmişlerdir. İşte Sayın İnalcık; 'Osmanlı Yalova'da kurulmuştur'
derken tezini anılan bu olaya dayandırıyor. Kazanılan zafer küçümsenecek bir
başarı değildir. Ancak tek başına yalnızca bu olay, Beyliğin burada
kurulduğunun kanıtı olamaz. Öyleyse o zaman ne olmuştur ? Bi kere Osmanlı
Beyliği o tarihten sonra daha güçlü ve daha bağımsız hale gelmiştir. Dörtbir yana
doğru genişleyerek imparatorluk haline gelmiştir. Aslında Sayın Halil İnalcık
da bunu kastediyor olsa gerek! Bu nedenle; Osmanlı Beyliği tam olarak
Bapheus(Bafeus) Savaşı'ndan sonra kurulmuştur, dense daha doğru ifade edilmiş
olurdu.
Nasıl
ki; Anadolu Selçuklu Devleti 1071'deki Malazgirt zaferinden sonra kurulmuştur
deniyorsa, buradaki olay da böyle anlaşılmalıydı kanaatimce.
Eğer
o mantıkla hareket edecek olursak; Anadolu Selçuklu Devleti Malazgirt'te
kuruldu denmesi gerekmez miydi? Ama ne olmuştur? Selçuklular 1071'den sonra
Anadolu içlerine doğru ilerlediler ve 1075'te Süleyman Şah'ın önderliğinde
başkenti İznik olan 'Anadolu Selçuklu Devleti'ni kurdular. Kurulduğu yer
Anadolu'dur, Malazgirt değil. İznik 1097'de Haçlılar tarafından işgal edilince,
başkent Konya'ya taşınmıştır.
Osmanlı
Beyliği'nin Yalova ili sınırları içinde kurulduğunu kanıtlayacak, o dönemden
kalma Yalakdere'deki yıkık bir köprü dışında ne bir cami, ne bir türbe, ne bir
kale vardır. Birçok topoğrafya ve tipoğrafik araştırmalar yaptığını söyleyen
Sayın İnalcık buna ne der acaba? Böyle olduğu halde nasıl oluyor da 'Osmanlı
Beyliği Yalova'da kurulmuştur' denilebiliyor. Doğrusu anlamak çok zor. Bu sözge
havada kalıyor. İçi boş, dolmuyor.
Bu
nedenle kanımca bugüne değin kabul görmüş olan; 'Osmanlı Beyliği Söğüt
civarında kurulmuştur' klasik görüşü daha mantıklı ve daha doğrudur. Zira,
Ertuğrul Gazi'nin de mensubu olduğu Kayı Boyu'nun Karakeçili Oymağı 400
çadırlık obalarıyla doğudan gelip bu toprakları yurt tutmuşlardır. Ertuğrul Gazi
vefat ettikten sonra Karakeçili ve diğer Türkmenler uzak yakın demeyip gelerek
her yıl onun ölüm gününde türbesinin etrafında toplanıp anma törenleri
düzenlemişlerdir. Bu gelenek günümüzde de devam ediyor. Buralarda Osmanlı'nın
ilk döneminden kalma pek çok eser vardır. Örneğin: Ertuğrul Gazi ve eşi Halime
Hatun ile Oğlu Saru Batu'nun (Savcı Bey), gaza arkadaşlarının ve Dursun
Fakih'in kabirleri Söğüt'tedir.
Şeyh
Ede Balı, Malhun Hatun ve Bala Hatun'un türbeleri Bilecik'tedir.
Osman
Gazi'nin Ninesi Hayme Ana'nın mezarı Domaniç'in Çarşamba köyünde bulunmaktadır.
Yenişehir'i
de Osman Gazi'nin kurduğu rivayet edilir.
Bu
eserlerden ve bilgilerden anlaşılacağı üzere Osmanlı'nın asıl kuruluş yerinin
merkezi Söğüt'tür.
Yeni
ortaya atılan görüş tarihçileri ikiye bölmüştür. Bazı kimseler körü körüne
destek olmuşlardır bu teze. Söğüt Belediye Başkanı ise tepki göstermiştir. Bir
akademisyenin savunduğu tezin yandaşlarınca da desteklenmesi onun doğruluğunun
tam kanıtı olamaz. Aslında ortaya konanlar da pek öyle bilinmeyen şeyler değil.
Bir de oralarda yaşayan halkın görüşünü alsınlar. Nesilden nesile aktarılan
rivayetler var. Bunlarda gerçeklerle ilgili birtakım bilgiler saklı olabilir!
Anlatılan öykülere kulak versinler. Bilecik'in, Yenişehir'in köylerinde;
Karacahisar alınırken düşmanı şaşırtmak için keçilerin boynuzlarına nasıl
ışıldak bağlandığını dinlesinler. İznik köylerinde; kalenin ilk alınışı
sırasında kendi askerlerinin sayısını çok göstermek için kaplumbağaların
üzerlerine mum dikilerek nasıl ormana salındıklarını duysunlar. Ören yerlerinde
ve yabancı kaynaklarda daha detaylı araştırmalar yapılmalı. Masa başında
yapılan araştırmalar yeterli olmaz. Latince veya Osmanlıca yazılı bir belgeyi
Türkçe'ye çevirmekle iş bitmiyor.
Bu
gibi çalışmalarla birçok bilinmeyen yeni şeyler ortaya çıkarılabilir.
Bu güzel, öğretici yazınız için teşekkürler..
YanıtlaSilBende sizle aynı fikirdeyim.. Osmanlı devletinin Bafeus Savaşından sonra kurulduğu fikri ile İstanbul'un fethinden sonra kurulduğu fikri mentâl olarak aynı o zaman.. 1453'ten sonra Osmanlı dünyada daha etkin daha saygın bir statü kazandı; Bafeus savaşına nazaran...