7 Nisan 2012 Cumartesi

Mavi Gözlü Sarışın Türkler: POMAKLAR

              İlk yurtlarının Çin’in kuzeyindeki topraklar olduğu yazılıp söylenir. Oralarda iken ‘Kimek’ (Kimak) adıyla bilinirlerdi. Miladi 916 yılında ‘Hitay Devleti’ ortaya çıkınca, bunların egemenliği altına girmemek için batıya doğru yolculukları başlar.. X. yy.ın ortalarında Karadeniz’in kuzeyindeki bozkırlara yerleşerek ‘Kıpçak’ adını alırlar. Bahsettiğimiz bu alana da ‘Kıpçak ülkesi’ denmiştir. O zamanlar daha kuzeyde yaşayan Ruslar bunları ; ‘Ovalı’ adıyla isimlendirmişlerdir. Asiller sınıfında bulunan Ruslar ise; ‘Polovestler’ (Sarışınlar) demişlerdir. Uzun yıllar buralarda kalan ‘Kumanlar’, Tatar; Nogay gibi Türk grupları ile kaynaşmışlardır. XI. yy. da daha batıya doğru ilerleyerek, kendilerine yeni vatan arayışına girmişlerdir. Ukrayna ve Besarabya yörelerinde konaklayarak, yaşamlarını buralarda sürdürmeye çalışmışlardır.. XI. yy.ın sonlarına doğru Peçeneklerin yardımlarıyla Tuna vadisine ve Balkanlara inmişlerdir. Orta Asya’dan batıya doğru olan göçleri bu topraklarda noktalanmıştır. Birçok tarihçi de bu görüştedir.
            Pomaklar; uzunca bir tarih boyunca sürekli hareket halinde olmuşlar ve durmadan yer değiştirmişlerdir. Buna rağmen kimliklerini korumasını bilmişler ve bugüne kadar gelmişlerdir.
            Avarlar, Hunlar ve Peçenekler gibi bazı Türk kavimleri ise, kendilerini koruyamamışlar, önce Hıristiyanlığı benimsemişler sonra da tarih sahnesinden silinip gitmişlerdir. Gagavuz Türkleri ise bugün Moldova, Bulgaristan ve Romanya gibi ülkelerde yaşamlarını Hıristiyan olarak sürdürmektedirler.
            Pomaklar fizik olarak genelde beyaz tenli, mavi gözlü ve sarışındırlar. Birçok kimse bunların Slavlar ve diğer Avrupa halkları ile evlilikler yaptıklarından, çekik kahverengi gözlerinin maviye dönüştüğünü düşünür! Böyle olanlardan daha çok, göz renklerini çok eski atalarından almışlardır. Bugün Orta Asya’da yaşayan Kırgızlar ve Türkmenler arasında da mavi gözlü insanlar çoktur. Pomaklar da en batıda yaşayan mavi gözlü Türklerdir.
            Birçok tarih kitabında Türklerin Rumeli’ye 1356 yılında geçtikleri yazılıdır. Oysa bu Anadolu üzerinden Rumeli’ye geçiştir. Türklerin Avrupa’nın bu bölgesine ilk gelişleri, bundan 1000 yıl kadar öncesine dayanır. Avarlar, Hunlar, Bulgarlar, Uzlar, Peçenekler ve Kumanlar birbiri ardından daha IV. yy. dan itibaren kafileler halinde Karadeniz’in kuzeyinden gelerek Balkanlara, Rumeli’ye ve Macaristan ovalarına yerleşmişlerdir. Osmanlılar buraları fethettiklerinde o topraklarda zaten Türkler vardı. Hatta Osmanlılardan önce, Selçuklular zamanında da Anadolu’dan gelenler olmuştur.
             Balkanlar’a ve Rumeli’ye yerleşen Kuman Türkleri, Slavlara karışarak dillerini unutmuşlardır. O yıllarda Orta Avrupa’ya kadar gidenlerin bakiyeleri, bugünkü Macaristan ile Beyaz Rusya’nın batısındaki köylerde yaşamlarını sürdürme çabası içindedirler. Dillerini büyük ölçüde unutsalar da kökenlerinin nereden geldiğinin farkındadırlar. Nasıl ki bugün Bulgaristan’da, Avrupa’da, Amerika’da, Avustralya’da yaşayan Türklerin üçüncü nesilleri ana dillerini konuşmakta zorlanıyorlarsa, bunlar da yüzyıllar önce benzer durumlara düşmüşlerdir. Osmanlılar buralara ayak basınca, Balkanlar’da yaşayan Kuman halkının büyük çoğunluğu bu yeni gelenleri kendilerinden bilerek, onlara yol gösterip kılavuzluk etmişlerdir. İşte bunlara ‘Pomak’ denmiştir. Zaman içinde dillerindeki Türkçe sözcük sayısı yeniden artmış ve bu arada İslamiyet’i de benimsemişlerdir. Bulgarlar bunlara; ‘Bulgar Müslümanı’, Yunanlılar ise ‘Müslüman Grekler’ gibi adlar takmışlardır. Bunların Osmanlılar zamanında zorla Müslümanlaştırıldıklarını ileri sürmüşlerdir. Yok böyle bir şey. Böyle bir şey söz konusu olamaz. Zira onlar kendi istek ve arzuları ile İslamiyet’i seçmişlerdir. Osmanlı; imparatorluk içinde hiçbir zaman, hiçbir yerde böyle bir şeye tevessül etmemiştir. Öyle olsaydı önce tam Türkçe konuşan Gagavuzlardan başlarlardı. Akıl ve mantık bunu gerektirmez mi? Pomaklar milliyetine ve dinine bağlı insanlardır. 1956 yılında kendilerini Bulgarlaştırmak isteyenlere karşı şiddetle karşı koymuşlar ve uygulamanın 1970’lere ertelenmesini sağlamışlardır. O yıldan sonra da direnişleri devam etmiştir. Hiçbir zaman Bulgar olmamışlardır ve Bulgarlığı da kabul etmezler.
’93 Harbi’nden (1877 – 1878 Osmanlı- Rus Savaşı - Plevne’de) sonra bir kısmı Balkanların çeşitli yerlerine bir kısmı da Anadolu’ya göç etmişlerdir.
            Günümüzde Pomakların yoğun olarak yaşadıkları yerler; Bulgaristan’da Rodop dağları çevresi, Pirin yöresi, Tatarpazarcığı, Lofça ve Plevne dolaylarıdır. Genel olarak adı geçen yerlerin dağlık alanlarındaki köylerde yaşarlar. Bundan dolayı ‘Dağlı’ diye anılırlar. Kendilerine özgü kültürleri ve folklorları vardır. Bulgaristan’daki bugünkü nüfuslarının 350000 dolaylarında olduğu ifade edilmektedir.
            Bugün Yunanistan’ın Batı Trakya yöresindeki bazı dağ köylerinde de Pomaklar yaşamaktadır. Eskiden Selanik civarında da bulunmaktaydılar.
            Makedonya’nın da daha çok Kumanova çevresindeki köylerde bulunmaktadırlar. Daha önceki zamanlarda Manastır ve Kosova taraflarında da hayat sürmekteydiler.
            Türkiye’de ise; Trakya illeri, İstanbul, Kocaeli, Yalova, Eskişehir, Samsun, Manisa, Balıkesir ve Bursa en yoğun bulundukları yerlerdir.

            Rumeli’deki ‘KIZILDELİ’ ve ‘BALABAN’ denilen Alevi- Bektaşi inancına sahip toplulukların da Pomak kökenli oldukları söylenir. Bu söylem ne derece de doğrudur bilemiyorum! Bildiğim bir şey varsa ‘Kızıl’ bir Türk oymağının adıdır. Osmanlı’nın ilk dönemlerinde ‘Deliler’ denilen savaşçı bir Türkmen grubu da bulunmaktaydı. Bunlar acayip kıyafetleri ve hareketleri ile düşmana korku vererek saldırırlardı. Zikredilen bu iki grubun adlarının birleşmesi ile oluşan ‘Kızıldeli’ denilen topluluğun, bunlarla bir bağlantısının olup olmadığını tespit edemedik. Yalnız bazı yerlerde Arnavutlarla karıştıkları biliniyor. M. Kemal Atatürk’ün baba tarafından dedesi ‘Kızıl Hafız’ lakabıyla anılır. Bunlar Aydın yöresinden Rumeli’ye giden ‘Kızıl- Oğuz’ Türkmenlerindendir. Sözü edilen gruplarla orada karışıp kaynaşmış olabilirler diye düşünüyorum! Zira sözü edilen bu ‘Kızıldeli’ toplumunun kuzeydoğu Yunanistan’da ‘Karacaova’denilen geniş ve verimli bir ovanın çevresinde yaşadıkları da biliniyor. Kızıldelilerin ‘Aren’ denilen ayrı bir kolu da vardır. Bahsi geçen bütün bu topluluklar ‘Kızıl Sultan’ denilen bir Alevi- Bektaşi babasına bağlıdırlar. Rumeli’de daha çok Bulgaristan’ın Kırcaali ile Yunanistan’ın Gümülcine kentleri arasında uzanan bir hat üzerinde yaşamaktadırlar. Bir kısmı çeşitli yıllarda Anadolu’ya göç ederek birçok ile yerleşmişlerdir. Bursa’da yaşadıkları yerler:
            Osmangazi       : Atıcılar, Gülbahçe ve İsmetiye (önceden köydü) mahalleleri.
            Kestel               : Merkez
            İnegöl               : Kurşunlu beldesi
            Orhangazi         : Ortaköy ( Hemen yakınında bulunan Yalova’ya bağlı Sugören köyünün nüfusunun yarıya yakını da Pomak’tır, ancak bunlar Alevi değildir.)
            Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya’da yaşayanlarla birlikte Pomakların toplam nüfusunun bir milyonu geçtiği tahmin edilmektedir.
 Pomakların Bursa’da toplu olarak yaşadıkları bazı yerleşim yerleri:
            Osmangazi       : Demirtaş beldesinde bir grup bulunmaktadır.
            Nilüfer              : Görükle’nin bir bölümü.
            Kestel               : Şevketiye
            Gürsu                : Merkez
            Mudanya           : Dereköy (Mübadele ile gelmişlerdir.)
            Gemlik              : Merkez ve Şahinyurdu köyü
            İnegöl                : Kıranköy, Cerrah beldesi ( Lofça Pomakları)
            Orhangazi          : Yenisölöz
            Karacabey          : Merkez Balabanlar Mahallesi
            Yukarıda belirtilen yerleşim yerlerindeki halkın tamamı Pomak değildir. Değişik yerlerden gelenlerle kardeşçe bir arada yaşamaktadırlar. Bu hususu özellikle belirtmek isterim.
Pomakların konuştuğu dildeki sözcüklerin; yüzde 30’u Ukrayna Slavcasıdır. (Önce buralarda uzun süre yaşamış olmalarından). Yüzde 25’i Kuman Kıpçakçası, yüzde 20’si Oğuz Türkçesi, yüzde 15’i Nogay Türkçesi ve yüzde 10’u da Arapça’dır.
            Dillerinin fonetik aksanı Çağatay Türk lehçesine uygun düşmektedir. (Balkanlarda Akan Kan- Ahmet Aydınlı)
            Pomaklar; yüzyıllar boyu Türk- İslam uygarlığı içinde yaşadıklarından, İslamiyet’e ve Türk kültürüne çok yakınlık duyarlar.
                 Hüseyin Genç / Araştırmacı-Yazar

2 yorum:

  1. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Pomaklar Hakkinda Yaptiginiz Arastirma icin Tebrik ederiz .. Bu kadar iyi bir sekilde Pomaklarla alakasiz seyleri daha iyi kimse anlatamazdi sanirim. Pomaklarla uzaktan yakindan ilgisi olmayan bu kadar cok seyi nereden arastirip buldugunuzu merak ediyoruz .. iyi arastirmalar , iyi calismalar.

    YanıtlaSil