Röportaj: Fevzi
Şen
Bursa Kent Tarihi Araştırmacısı
Bir zamanlar, Mudanya-Bursa arasında çalışan “Mudanya Treni”
varmış. Bu hattın yapılması ve Trenin faaliyete geçmesi hiç de kolay olmamış.
Mudanya Treni, 56 yıl hizmet verdikten sonra, seferden kaldırılmış.
Önce, Muradiye İstasyonu’nun (Merinos) son hareket memuru İbrahim Tunabay’ın (D. 1920) anlattıkları:
-Mudanya
Treni’ndeki hizmetinizi anlatır mısınız?
“-1943-1948 yılları arasında Mudanya Treni’nde, hareket memuru olarak çalıştım. 7-8 ayı Mudanya İstasyon’unda olmak
üzere, beş yıl, Muradiye (Merinos)
İstasyonu’nda hareket memuru olarak görev yaptım. 1948 yılında hat kapanınca
tüm personel Devlet Demiryolları Adana İşletmesi’ne atandık… 27 yıllık
hizmetten sonra T.C.D.D İşletmesinden emekli oldum.
-Mudanya Treni’nde
çalışırken mesai arkadaşlarınız kimlerdi?
-“Mudanya İstasyon şefimiz Rıza Çağlayan Bey, İşletme
Amirimiz Vehbi Gülmeden Bey, İşletme Müdürümüz Şefik Bilge Bey idi. Cevdet
Cengiz Bey ise kondüktörümüzdü.”
-Hat
uzunluğu hakkında değişik rakamlar veriliyor, tam mesafe nedir?
“-Bursa-Mudanya arası 30 kilometre olmasına rağmen, yabancı
işletmeciler hattı dolambaçlı yollardan geçirip, 42 kilometre 100 metre olarak
inşa etmişler. Sanırım, yolu uzatarak fazla gelir elde etmeyi amaçlamışlardı.”
-Hatta
kaç istasyon vardı?
-“Mudanya–Bursa hattında 5 istasyon, 2 durak vardı, adları
sırasıyla şöyleydi: Mudanya(İstasyon), Yörükali (durak),
Koru(İstasyon-Geçit’te), Beşevler(durak), Çekirge (İstasyon), Muradiye-Merinos(
İstasyon)- ve Bursa’da Demirtaş (İstasyon) idi.”
-İşletme
nereden idare edilirdi?
-“İdare binamız Mudanya’da, Şimdiki Montanya Oteli binası
idi. İşletme Müdürlüğü ve lojman binaları ise, şimdiki yol ile Montanya Oteli
arasında yer alan bina idi.”
-Mudanya
Treni’nin yavaş gittiği söylenir, hatta konu ile ilgili bazı anekdotlar da
anlatılır. İşin aslı nedir?
-“Mudanya-Bursa arasındaki tren yolculuğu iki saat sürerdi.
Yavaş gitmesinin sebebi, “traverse” tabir edilen, üzerine rayların
yerleştirildiği, yere enine döşenmiş, demir veya ağaç parçalarının, zamanında
değiştirilemediğinden eskimiş, çürümüş olmaları idi. Afyon’daki Devlet
Demiryolları Atölyesi’nde üretilen traverseler, daha işlek hatların
değiştirilmesine ancak cevap verebiliyordu. Mudanya-Bursa hattı gibi küçük hatların
ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalıyordu. Yani; raylar bozuktu, normal
sür’atla gitmeye müsait değildi. Bu nedenle, yolculardan bazıları Bademli ve
Yörükali gibi yerlerdeki rampalarda, trenden inip bir süre sonra tekrar
binebiliyorlardı”
-Yolculuk
ücreti ne kadardı?
-“Yolculuk iki saat sürerdi, büyükler için 22 kuruş,
küçükler için de 11 kuruş ücret alınırdı.”
-Ya
sizin maaşınız?
-“Personel ücretleri kıdeme ve yapılan işe göre değişirdi,
ortalama 50 TL civarındaydı.”
-Mudanya
–Bursa arasında bir günde kaç sefer yapılırdı?
-“Seferler, büyük ölçüde Mudanya’ya gelen vapurlara
bağlıydı. Çalıştığım zamanlarda Mudanya Treninde, 4 tane lokomotif, 15
civarında vagon vardı. Normalde trenin, 2 geliş, 2 dönüş seferi olurdu. Talebe
göre, sefer sayısı artırıla biliniyordu.
Tren, her sabah saat 07.00’de Mudanya’dan hareket
ederdi, kışın saat 16.00’de, yazın saat
17.00’de Bursa’dan geri dönerdi.
Trenin hareketi ile ilgili olarak yolculara bilgi vermek
için kampana( tren çanı) çalınırdı. Kampana her defasında farklı çalardı:
Tantantan….tan!, diye çalınca, - yani en sonda bir tan! sesi
çıkınca- gişe açılırdı. (Bu mesaj gemi görülünce verilirdi.)
Tantantan… tan! tan!,
diye çalınca-en sonda tan sesi iki defa çıkınca- trenin kalkmasına 5
dakika kaldığı anlaşılırdı.
Tantantan…Tan! Tan! Tan!,
diye çalınca- en sonunda tan sesi üç kere çalınca-tren harekete
geçerdi.”
-Lokomotiflerin çalışma sistemi nasıldı?
-“Trenimiz buharla çalışırdı. Çok önceleri
lokomotifler odun yakılarak çalıştırılırmış, sonra suyu ısıtmada kömür
kullanılmaya başlandı. Milli Mücadele yıllarında, sıkıntılı günlerde, bir ara
trenin, başka yakıt temin edilemediğinden samanla çalıştırıldığını duymuştum.”
-Mudanya–Bursa
Treni’nin yolcu ve yük taşımacılığından başka işlevleri de var mıydı?
-“Vardı tabii. Meselâ: Merinos Fabrikası’nın kömürünü biz
taşırdık. Yük vagonlarımız da vardı. Bu
vagonlarla nakliye işi yapılırdı. Kömür, Zonguldak’tan vapurla Mudanya
Limanı’na indirilirdi. Buradan, Mudanya Treni ile Merinos Fabrikasına
taşınırdı. Fabrikaya günde, 40-45 ton kömür getirirdik. O zamanlar, Merinos
Fabrikası Bursa’nın elektriğini üretiyordu.
Türbinleri çalıştırmak için kömüre ihtiyaç vardı. Fabrika, 110 voltluk
elektik üretiyordu; bir süre evlerimizi, iş yerlerimizi bu enerji ile aydınlattık.
Bursa Elektrik İşletmesi’nin
ağır türbinlerini biz taşıdık. Belediye Elektrik Fabrikası’na ait Elektrik
İşletmesi’nin ağır türbinlerini de, Mudanya Treni ile biz getirdik, bu
tribünleri taşımak için işletmeye, Merinos İstasyonu’ndan şimdiki Uedaş binasına
kadar özel hat döşenmişti.”
Asker
Sevkiyatı Trenle Yapılırdı
O zamanlar, asker sevkiyatında da demiryolumuz hizmet
verirdi. Sevkiyat günlerinde İstasyonlarda; askerlerin, ana, baba, eş, nişanlı,
akraba ve arkadaşlardan oluşan yakınları büyük bir kalabalık oluştururlardı.
Makinistler, hareket anında trenin düdüğünü acıklı acıklı öttürürlerdi. Bu
esnada, bu sesten ve ayrılık acısından etkilenen bazı asker yakınlarının
ağladığı, hatta bayıldığı görülürdü. Askerler Mudanya’ya götürülür, oradan da
İstanbul’a vapurla taşınırlardı. İstanbul’dan da, gideceği kışlalara gönderilirlerdi.”
-Hattın
kuruluşu(inşası) ile ilgili ne biliyorsunuz?
-“Mudanya-Bursa
arasındaki hattın yapımını bizim mühendisler başlatmış. Bütçede para
kalmayınca, hattın tamamlanmasını, İşletme hakkı karşılığında, bir Fransız
şirketi üslenmiş. 1892’de demiryolu hizmete girmiş. Hattı, 1892-1931 yılları
arasında, bir Fransız şirketi çalıştırmış. Sözleşme bitince de, 1932’den
itibaren T.C.D.D tarafından satın alındı, 1948 senesine kadar da devletimiz
işletti.”
-Hattın
kapanışı nasıl oldu?
-“1948 yılında, Bursa Belediye Binası’nda, Devlet
Demiryolları Genel Müdürlüğü, Mudanya Treni’nin geleceği ile ilgili bir
toplantı yaptı. Bu toplantıya geleceğimi ilgilendirdiği için ben de katıldım.
Nakliye şirketleri temsilcileri de bu toplantıya katılmışlardı. Onlar
toplantıda, İşletmenin kapatılmaması için bastırdılar, değişik alternatifler
sundular, hatta işletmeye talip oldular, ‘verin, hattı biz çalıştıralım?’,
dediler. Fakat, Genel Müdürümüzü ikna edemediler, talepler kabul edilmedi. ‘Zarar ediyoruz ‘, dendi. İşletme, 1948’de
kapatıldı.”
-Tasfiye
nasıl gerçekleştirildi?
-“Kapatma kararından sonra çalışmalar durdu, her istasyonda
görevli bir bekçi bırakıldı. Onlar, 1952 yılına kadar hattı, istasyon
binalarını, hat boyunca sağ ve solda uzanan Devlet Demiryolları İşletmesine ait
arazide bulunan meyve ağaçlarını korudular, mevsiminde meyveleri topladılar;
sonra bu meyveler, devlet adına satıldı.
1952 yılında, Vagon ve lokomotifler, Mudanya’dan vapurla
İstanbul-Devlet Demiryolları Yedikule Atölyesi’ne taşındı. Daha sonra da
demiryolu rayları yerinden söktürüldü.”
MUDANYA
TRENİ’ NDEN HATIRALAR
-O
günler ile ilgili anılarınızı anlatır mısınız?
- “Mudanya, Bursalılar için bir eğlence, dinlenme mekânı
idi. Yaz günleri Bursalılar, cuma sabahından itibaren trenle Mudanya’ya
taşınırlardı. Cumartesi, pazar günü de Bursa’dan Mudanya’ya akın sürerdi.
Dışarıda geceleyen halk, yanlarında getirdikleri semaverleri ile çay demleyip
içerler, geceyi sahilde kumların üzerinde geçirirlerdi.
Mudanya’da kaldığı müddetçe de denize girerler, getirdiği
yiyecekleri ile piknik yaparlar, darbuka çalarak eğlenirlerdi. Pazartesi
sabahları da coşkulu halde evlerine, işyerlerine dönerlerdi.”
Bursa’da
Askerlik Yapan Bir Pehlivanı Trenle Yiğitali’ye Gönderdim
-“Bir pazar günü, çalıştığım istasyona Recep adlı bir asker geldi.“Güreşler var, aman
ağabey, beni Yörükali’ye gönderiver ”, dedi. Her sene, orada yağlı güreşler
tertip ediliyormuş. Güreşçi olduğu için, oraya gidip güreşmek istiyormuş.
“Gelecek tren marjantis, (yük treni) tren şefine rica edelim, götürürse
gidersin”, dedim. Tren gelince durumu şefe anlattım: ‘ecdat yadigarı güreşi
severim, mevzuata aykırı ama, ben seni götüreyim, yardımım olsun’ dedi,
götürdü.
O asker, şehir iznine çıktığında yanıma gelirdi. Terhis
olduktan sonra da, memleketi Tekirdağ’a gitmedi, Bursa’ya yerleşti. Onunla
çarşı-pazarda görüştük, dost olduk. “
DR.
GALİP UZUNCA’NIN MUDANYA TRENİYLE YOLCULUK HATIRALARI
İkinci tanık, Şair Dr. Galip Uzunca Beyin (D.1922) Mudanya
yolculuğu ile ilgili, -Mudanya Treni öncesi ve Tren hatıralarına dair –
anlattıkları:
Tren öncesi, Bursa-Mudanya Hattı
“Bursa’nın köklü ailelerinden birine mensubum. Ecdadım,
Murat Hüdâvendigâr
Döneminde, ikinci büyük Türk göçleriyle birlikte Bursa’ya
gelmişler. Malumunuz olduğu üzere, ilk büyük Türk göçleri, fetihle birlikte
Orhangazi zamanında oldu.
1935 yılında, 80 yaşında vefat eden dedem, Ali Uzunların
anlattıklarına göre, Bursa Mudanya arası, 150 sene önce tam bir ormanlıkmış.
Kışları, 2.5-3 metre yağan kar, en az 3 ay, yerden kalkmazmış.
Bu yörede kışın avcılar, geyik avına çıkarlarmış. 3 metre
kar altında yaşama mücadelesi veren geyikler için, ağaç dipleri sığınak
olurmuş. Geyikler; nefesleriyle ağaç diplerindeki karları eritip, kendilerine
yaşama alanları oluştururlar, kar kalkmaya başlayıncaya kadar da, buralarda
mahzur kalırlarmış. Avcılar da, onları canlı ele geçirmek için, bu fırsatı
kaçırmazlarmış: beş-altı kişilik avcı grupları, ayaklarında özel kasnaklar
olduğu halde kar üzerinde yürüyerek, özel ip merdivenlerle, geyiklerin mahzur
kaldığı ağaçlara yaklaşırlarmış. Gruptan iki kişi, ip merdivenle, aşağıya,
ağacın dibine doğru inerlerken,
diğerleri yukarıda merdiveni tutarlar, böylece geyikleri canlı olarak
yakalayıp yukarı çıkarırlarmış.”
Mudanya-
Bursa Arası Taşımacılık
“Yine, dedemden naklen anlatıyorum. O dönemlerde,
Bursa-Mudanya arasında, motorlu taşıt yokmuş, Mudanya Tren hattı da henüz inşa
edilmemiş. Dedem gibi taşımacılığa özenen gençlerin, ikişer Mısıreşeği varmış.
(Mısır’dan getirilen cinsler olduğu için bu eşeklere, Mısıreşeği denmiş.) Onlar
evden, sabahleyin eşeğin birine binip yola çıkarlar, yolun yarısında
(Bademli’de) eşek değiştirip, Mudanya’ya
kadar yollarına öyle devam ederlermiş.
Öğle üzeri, vapurdan aldıkları yolculardan birini bir eşeğe,
diğerine de, kendileri binerek Bursa’ya dönerlermiş. Ortalama, 6 saatlik eşekle
taşımacılık işini, böyle sürdürürlermiş.
Keza, at arabası sahipleri de, atlarını Bademli rampasında
değiştirirler, dinlendirirlermiş. Bu sırada,
uyuyanları da, Bademli’de uyandırılırlar, “Uyan Bademli’ye geldik”
derlermiş, zamanla bu cümle deyim haline gelmiş, muhatabını iyi dinlemeyenler
için kullanılır olmuş.
Zaten, o zamanlar, 70 bin olan il nüfusumuzun, ancak 30 bini kadarı merkezde yaşarmış, büyük çoğunluk ise köylerde ikamet edermiş.
18 Haziran 1892’de padişah II. Abdülhamit zamanında, Mudanya
Treni hizmete girince, özel bir fermanla Bursa Mudanya arası, halkın ekip
biçmesi için, bağ-bahçe haline
getirilmiş. Trene yakıt sağlamak için de, yöredeki ormanlar talan edilmiş.
Tabi, o zamanlar henüz, taş kömürü
bilinmiyormuş.”
Hatıralarda
Mudanya Treni:
“-O meşhur Mudanya trenini ben de hatırlıyorum. Normal
trenlere göre rayları daha dardı. Vagon pencereleri kışın kapalı, yazın açıktı,
İstanbul tramvaylarını andırıyordu. Yıllardan sonra, 1967-68’lerde, Fransa’da
bulunduğum yıllarda, Bordeaux-Bordeaulese arası, 40 kilometrelik güzergâhta
çalışan, aynı dönemde yapılan treni gördüm. Fransız meslektaşlarımın verdiği
bilgilerden edindiğim kanaate ve sonra da yaptığım ansiklopedik araştırma
sonucuna göre bu trenlerin, aynı şirket tarafından, aynı tarihlerde yapıldıklarını anladım.
Bu bağlamda şunu da ifade edeydim. Bordeaux-Bordeaules
arasında, mükemmel bir otoban ve büyük yük gemilerinin dahi, rahatlıkla sefer
yaptığı Garon Nehri var. Buna rağmen,
tren, hâlâ o yıllarda seferlerine devam ediyordu. Bizde ise maalesef,
tren 1948’de kaldırıldı, geride unutulmaz hatıralar bıraktı.
Mudanya Treni’nin hızı pek fazla değildi, bazen 5-6 vagon,
bazen de, 15-16 vagon ile her sabah, Bursa’dan Mudanya’ya gider, akşamları da,
Mudanya’dan Bursa’ya dönerdi.
15-16 vagonla gittiği zamanlarda, tren Tepedevrent yokuşunda
iyice yavaşlayınca, bazen yolculardan, trenden atlayarak, yakınlardaki
tarlalardan karpuz aşırıp tekrar trene binenler olurdu.
Kanal yapılmadan evvel, kış aylarında, Bursa Ovası, çoğu
kez, sular altında kalırdı. Bugünkü, Hürriyet Mahallesi, Soğukkuyu ve Paşa
Çiftliği, adeta göle dönerdi. Bu hâl
havanın yağış durumuna göre bazen 3-5 gün, bazen de, bir hafta- on gün devam ederdi. Tabi, bu
arada tren seferleri de iptal edilirdi. O günkü şartlarda otobüs seferleri pek
revaçta değildi. Hele, Bursa-Yalova hattının adı dahi geçmezdi.
Nihayet, 1930-32 yılları arası, Nilüfer Köprüsü ve Yunuseli
güzergâhı yönündeki kanal yapıldı da, su
baskınları önlendi, Tren seferleri aksamaz oldu.
Mudanya treni ile yolculuk, bazen 1.5 saat, bazen de 2.5 saat kadar sürdüğü olurdu, ama
yolculuğun zevki bambaşkaydı, hiç unutamıyorum”.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder