Oğuzların sağ kolu olan Bozoklar’ın, Gün Han Oğulları’na bağlı büyük bir Türk boyudur. Ongunu (Totem) şahindir. Boyun adı; “devlet ve nimet sahibi” ya da “devleti ve nimeti bol” anlamına gelir. Bayatlar, cins atlar yetiştirmede namlıydılar! Bu nedenle adlarının “Bey-at” veya “Bey-atlı”sözcüğünden gelmiş olabileceğini de düşünüyorum! Türkiye ve İran’daki bazı ünlü ailelerin soyadlarının Beyat ve Beyatlı olması bu olasılığı düşünmemize neden oluyor.
Birçok
Oğuz hanı çıkartan boylardan biridir Bayatlar. Şölenlerde; “sağ karın yağrın”
(sağ kürek kemiği) et payı olarak Bayatlar’a
aittir. Kaşgalı Mahmut’un; “Divan-ı Lügat’üt Türk” adlı yapıtında, Bayat
boyuna 9. sırada yer verilmiştir.
İslamiyetten
önceki yıllarda; pek çok Oğuz boyu gibi Siriderya (Seyhun) boylarında ve
kuzeyindeki bozkırlarda yaşam sürdürüyorlardı. O sıralarda Bayat Boyu’ndan Kara
Hoca’nın oğlu olan “Korkut Ata”nın gözetimi altındaydılar. Dede Korkut; zeki,
bilgili ve keramet sahibi olarak bilinir. “Ala atlı kiş tonlu” Kayı İnal Yavku ile ve
de daha sonraki hükümdarlar zamanında çıkan birçok çetrefilli sorun, bunun
çabaları sayesinde çözülmüştür. Kendisinin aslında 'Kam' (şaman) olduğu yolunda
bilgiler de vardır.
XI.yy.da,
bir bölüm Bayatlar Selçuklu kağanlarının yönetiminde Horasan ve İran üzerinden
Anadolu ve Suriye’nin kuzey yörelerine göç ettiler. Anadolu’ya gelenler uç
bölgelere(sınırlara) yerleştirildiler. Göçerliği terk ederek yerleşik yaşamı
seçtiler. Anadolu’nun orta bölümlerinde ve batısında yeni köyler kurdular.
Bugün Anadolu’nun Adana, Hatay, Yozgat, Afyon ve Çorum gibi illerinde Bayat
adındaki köy ve yer adlarına rastlamak mümkündür! Bunlar o ilk dönemdeki
fetihlerden ve yerleşmelerden günümüze dek ulaşabilen kalıntılardır. Bir kısım
isimler ve izler zaman içinde silinip gitmiştir.
Hazar
ötesinde kalanların bir bölümü de; XIII.yy.da Moğolların önünden kaçarak Doğu
Anadolu, Irak ve Suriye’ye yerleştiler.
XIV.yy.da
Suriye’nin kuzey bölgelerinde, Beğdili ve Avşar boylarının yanı sıra Bayatlar
da bulunuyordu. Bunlar yazın hayvanlarını otlatmak üzere İç Anadolu yaylalarına
göç ederlerdi. Bu 3 boyun buradaki toplam mevcudu 40000 çadırı aşıyordu.
Bayat
boyu zaman zaman İran, Suriye ve Doğu Anadolu’da patlak veren siyasal olayların
içinde yer aldı. Maraş ve Elbistan taraflarında hakimiyet kurmuş olan
Dulkadıroğulları genelde Avşar ve Bayat boylarının desteğine dayanıyordu!
Bunlar bu yörelerin Türkler tarafından iskanını sağlamışlardır.
Dulkadıroğulları Beyliğini kuranlar da büyük ihtimalle bunlardır.
Timur;
Ankara Savaşı’ndan (1402) sonra Anadolu’dan ayrılırken Yıldırım’ın isteğine uygun
olarak, Bozok yöresindeki “Kara Tatarları”da yanında Semerkant taraflarına
götürmüştür. XV.yy.ın ilk yıllarında bu Kara Tatarlar’ın terkettiği Yozgat
çevresini Bozok boy ve oymakları yurt edindi. Bunların arasında çok sayıda
Halep Türkmeni , Dulkadırlı oymağı ve Bayatlı da bulunuyordu. Buradaki Bayatlar
kış aylarında Suriye taraflarında bulundukları için, “Şam Bayatı” olarak
anıldılar.
“Şam
Bayatları”, bir kısım Akçalu (Ağçolu) ve Akçakoyunlu (Ağcakoyunlu) oymaklarının
obaları ile birlikte,”Kaçar Türkmen Topluluğu”nu oluşturdular.
İnaloğulları
ve Gündüzlüler gibi boy ailelerinin de Avşar veya Bayat boylarından oldukları
ifade edilir. Bunların etrafında önemli miktarda Bayat oymağı bulunuyordu. Boy
içinde ağırlığı olan Bozcaoğulları ailesi bir Bayat bey oymağıdır. Bütün bu
oymak ve obalar boyun kararlarında etkiliydiler.
Halep
Türkmenleri, Memlük emiri Çikem’in (Çekim) baskılarına ve tacizlerine
dayanamayıp, 1406 da Akkoyunlu egemeni Kara Yülük Osman Bey’in yanına
sığındılar. Bir süre sonra, Akkoyunlularla Memlükler arasındaki bir savaşta,
Emir Çikem öldürüldü. Türkmen boyları yeniden Halep civarındaki eski
topraklarına sahip oldular. Bayat ve Avşarlar, Uzun Hasan zamanında tam olarak
Akkoyunlular'ın hizmetine girmiş bulunuyorlardı.
Yozgat
çevresinde kalan bir bölüm Şam Bayatı mensubu; buralarda köyler kurarak,
yerleşik yaşama adım attılar. Diğer önemli bir Bayat kolu da, XV.yy.ın sonunda
Akkoyunluların İran’ın yönetimini ele geçirmesi üzerine buralara göç ettiler.
Bu geriye göç sırasında bunların bir bölümü Hemadan’ın güneyinde yer alan
Kezzaz ve Girihrud taraflarını yurt tuttular. Bunların da bir kısmı, I. Abbas
zamanında (1588-1629) Kuzey Azerbaycan’a gitmişlerdir.
Bugün Anadolu’nun Çukurova, Yozgat, Çorum ve Afyon dolayları
Bayatların en yoğun olduğu yerlerdir.
DAMGALAR NERELERDE VAR?
24 Oğuz boyu içinde nüfusu en kalabalık olanlarından biridir.
İçinden ‘bey’ çıkartan birkaç boy arasındadır.
Yayılma
alanı bugünkü Türkmenistan’dan Batı Anadolu’ya dek geniş bir coğrafi bölgeyi
kapsar.
Bayat
Boyu Bursa çevresinde de birtakım etkinliklerde bulunmuş ve yaşam alanı
bulmuştur. Bunu Bursa’da ve yakın çevresinde bulunan kendisine özgü
damgalarından anlıyoruz! Şimdi bunlardan örnekler verelim:
Bursa’nın merkezi bir yerinde bulunan Orhan
Camii’nin yapım planı ‘yonca yaprağı’ şeklindedir Bu plan Bayat damgasına
uymaktadır. Yıldırım ve Yeşil camilerinin planı da aynı şekildedir.
Osmanlıların ilk devir yapılarında bu plan sıkça uygulanmıştır.
Orhan
Camii’nin girişindeki revaklarının ön yüzünün iki yanında tuğladan yapılmış
süslemelerin içinde Bayat damgasına benzeyen imler bulunmaktadır. Bunların ilk
yapılışta mı yoksa sonraki tamirat sırasında mı konduğunu bilemiyoruz! Ayrıca
mihrabın iki tarafındaki süslemeler arasında Bayat damgasına benzeyen şekiller
dikkat çeker. Bunların da orijinal olup olmadıklarını kestirmek zor!
II.
Murat Camii’nin cümle kapısından girişin sağ üst kısmında yatay bir mavi çini
ile mermere kakılmış olarak çift taraflı ve girişin hemen sağ tarafında yine çini üzerinde dikey bir Bayat
damgası daha vardır.
Muradiye
Külliyesi içinde bulunan II. Bayezit’in eşlerinden Şirin Hatun’a ait türbenin
kapısının üzerindeki mermere oyulmuş süslemeler de Bayat damgası şeklindedir.
Muradiye
Medresesi’nin giriş kapısının tam üst bölümünde yer alan bir dizi süslerdeki
motifler Bayat boyu damgasını çağrıştırıyor.
Külliyedeki
tezyinatta kullanılan şekiller arasında, Oğuz boy ve oymak damgalarına benzeyen
bir çok motif bulmak olasıdır.
Yeşil
Camii’nin batı duvarında yer alan bir kesme taş üzerinde, çiniden yapılma Bayat
damgası şekli bulunmaktadır.
Bu
çeşit imlerin, Çelebi Sultan Mehmet’in türbe kapısı üzerinde kabartma olarak
yapılmış olduğunu görüyoruz.
Yıldırım
Camii’nin dış revaklarının; sağ ve sol taraflarında çift taraflı birkaç Bayat
damgası görülür. Başkaca çini bulunmayan yapıda, bunların bulunması, sanki o
dönemde çininin ve Bayat boyunun önemini açıklıyor gibi! Bunlar Yeşil Camii’nin
duvarındaki ile büyük benzerlikler gösterir.
Zeyniler
Camii’nin kıbleye bakan duvarına yerleştirilmiş bir mermer üzerine oyularak
konmuş Bayat damgasını andıran bir im görülür. Bu ‘im’ aynı zamanda Eymür boy
damgasını da anımsatıyor! Farkı yan çizgilerinin yukarıya doğru çıkıntılı
olması, orta ve amut çizgisi üzerinde kabartmanın bulunmamasıdır.
Nalbantoğlu
Camii’nin giriş kapısının hemen üst tarafında mermere oyulmuş motifler de Bayat
damgasına benzer.
Bunları
gördükten sonra; acaba Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda Bayat Boyu da mı rol
aldı? sorusunu sormaktan kendimizi alamıyoruz!
Yukarıda bahsi geçen camilerin yapımında Bayat
boyuna mensup ustaların çalıştığından mı, yoksa geleneksel bir motif olduğundan
dolayı mı bu damganın buralara konulduğunu bilemiyoruz! Ancak bütün bunlar
camilerin yapım ya da tamirat yıllarında Bayat boyunun Bursa’da etkili olduğunu
düşündürüyor! Üstelik bu camilerin Osmanlı Devleti’nin Kuruluş Devri mimari
tarzında yapılmış olması, Bayatların o yıllarda buralara dek ulaştıklarını
düşündürüyor! Öyle anlaşılıyor ki, Osmanlı’nın Kuruluş Devri’nde Bursa’da Bayat
boyuna mensup kişilerin(ustalar) yaşadığı izlenimi çıkıyor ortaya. O dönemde
Bursa’da Konyalı ustaların bulunduğundan söz edilmesi, bu görüşümüzü
destekliyor!.
Eski
halı ve kilim motifleri ile eski dokumalarda, eski örgü işlerinde Bayat boy
damgasına rastlanır.
Bursa’nın
eski mezar taşları üzerinde laleye benzer motifler çok görülür. Bunlar Bayat
boy damgasından başka bir şey değildir. Bu motifi çiniler ve çeşitli ev
eşyaları üzerinde de görebiliyoruz! Türkler eskiden beri bitki motiflerini
eşyalarının üzerine işlerler veya çizerler. Örneğin: Topkapı Sarayı’ndaki 10
nolu bohça ile 4 nolu yorgan yüzünde de laleye benzer motif vardır. Bazı mezar
taşları üzerindekiler bunlardan biraz daha farklıdır. İnegöl’ün Kulaca köyünde
bulunan bir Osmanlı sancağı üzerinde Bayat damgası yer almaktadır.
Önceki
bölümde de açıkladığımız üzere, Bursa Müzesi’nde 2259’’noda kayıtlı ahşap bir
kavukluğun en tepesindeki süs, Bayat damgası şeklinde oyulmuştur,
Bursa
Müzesi’nin 2162 envanterinde 2262 numara ile kayıtlı bir kubbeye ait olduğu
sanılan taş bir alem vardır. Bunun 2 yüzüne ‘Bayat’, 2 yüzüne de ‘Beğdili’
damgaları oyulmuştur. Bu alem genel görünümü ile’ Kayı’ damgasını da andırıyor!
Bu alemin üzerindeki Bayat damgası, “Hünername’nin Gün Han Oğulları alametleri
arasında, Kayığ’a ait olanını da hem aynı kitapta, hem Divan-ı Lügat-üt Türk’te
ve hem de “Selçukname”de görürüz!
Yeşil
ve diğer camilerdeki çiniler üzerinde Bayat ve Kayığ damgalarına benzeyen
motifleri çokça görüyoruz. Sık görülen diğer şekiller arasında ay ve yıldız da
önemli bir yer tutar.
1943
yılında Halkevi tarafından Bursa-Yeni Basımevi’nde bastırılan “Anadolu
Damgaları” adlı kitabın yazarı A. Rıza Yalgın da yukarıda açıkladığımız
konulara değinmiştir. O yıllarda köy köy dolaşarak yaptığı derlemeler, Oğuz
boylarının yaşadığı yerler hakkında bize önemli bilgiler sağlamaktadır.
Bursa’nın 15 km. kadar batısında yer
alan Fodra/Alaaddinbey köyünde öküzlerin alınlarına vurulmuş olarak görülen 3
çatallı dal şeklindeki damga, Zeyniler Camii’nin kıble duvarında bulunan
damganın aynısıdır. Bu Bayat damgasına benzeyen im Halim Balaban’a aittir.
Bunun ne için yapıldığı sorulduğunda, Hayrettin Efe adlı köylü şöyle yanıtlar:
“Efendim
koca karılar bunu öküzün alnına katran ile çizerler. Bu damga tabak hastalığına
şifa olduğu gibi nazar için de birebirdir” derler.
Sözü
edilen damga Orhun yazılarına benzediği gibi, Salgur damgasını da andırır!.
IV.Murat,
İznik’teki Eşrefoğlu Camii’ni ve türbesini Türk motifleriyle tezyin etmiştir.
Buradaki
hamamda da Bayat damgası şekli görülür.
1487 ile 1573 yıllarına ait tahrirat defterlerinde Gemlik’in
Engürücük köyüne bağlı “Bayat” adlı bir mezranın adı geçer. Bu mezranın yerinde
daha sonraları büyük bir çiftlik kurulmuştur. Muratobalı merhum doktor Avni
Domaniç ile Dışkaya köyünden Erol Demircan, burasının şimdiki Yeniköy'ün
bulunduğu yerde olduğunu belirtiyorlar.
Hüseyin Genç / Araştırmacı-Yazar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder