15 Nisan 2012 Pazar

DUAÇINARI YA DA SEMAYA YAPRAK AÇMAK


Neslihan BOSTAN
Binlerce yıl öncesine uzanan tarihi ile Bursa, 1326’da Orhan Bey tarafından alınmış, yaklaşık kırk sene Osmanlı’nın başkenti olarak kalmıştır. Özellikle ilk yüzyıl içinde şehre yaptırılan ve cami, medrese, hamam vb. ünitelerden oluşan külliyeleriyle devrin en mükemmel yerleşim merkezlerinden biri olmuştur. Zaman zaman dış saldırılara, şehzadelerin birbirileriyle mücadelelerine ve bazı doğal afetlere tanıklık etse de her defasında kendini toparlamış ve eskisinden daha iyi bir konuma gelmeyi başarmıştır. Günümüzde de önemli bir ticaret, ilim ve kültür merkezi olarak canlılığını sürdürmektedir.
Osmanlı’nın kıtalara yayılan görkeminin sırrını Hisar’ın surlarının arkasında aramak gerekir. “Bursa, keşfedilmeyi bekleyen, Osmanlı kudretinin sırrını muhafaza eden bir ‘kara kutu’, kuruluş devrinin saflığını, enerjisini, heyecan ve coşkusunu kubbe ve minarelerine içirmiş bir iç deniz gibi, insanlara tarihte mühürlenen mektupları açacakmış hissini veren bir şehir”.
Geçmişten hatıralar ile hem tarihi ayakta tutan, hem de taşlarına kazınan anılarla ayakta kalmayı başaran bu topraklarda “beş yüz sene evvel dikilen çınarlar olduğu gibi, altı yüz senedir aşkla şevkle okunan mevlidler, yedi yüz senedir ziyaret edilen türbeler”de vardır.
Kimisi taştan kimisi yürekten beslenen her şehir gibi Bursa da kilitli kapılara, aşılmaz surlara, aziz hemşerilere sahiptir. Bu kentin de saklı zamanlarda yazılmamış tarihi, huzurun bekçisi dostları vardır.
Aynı zamanda Bursa, gönül sultanlarının dualarına mahzar olmuş önemli bir mekândır. İlim irfan sahibi pek çok kişiye ev sahipliği yapmakla birlikte onları güzellikleriyle kendine hayran bırakmış ve ismini dualara katmıştır. Nitekim Ankara yolu üzerindeki “Duaçınarı” olarak bilinen semtin ismini Somuncu Baba’nın hikâyesinde aramak gerekir. Kaynaklarda farklı anlatımlar olsa da ortak bir olaydan bahsedilir. Yıldırım Bayezid, Ulucami’in inşası bittiğinde ilk namazı damadı Emir Sultan’ın kıldırmasını arzu eder. Toplanan halk da içten içe bu temenniye katılır. Fakat bundan bir süre önce, halk arasında ekmek yapıp satmasıyla tanınan Somuncu Baba’nın ilmî derinliğinden haberdar olan Emir Sultan, imamlık için kendisinden daha üstün birinin olduğunu ifade eder. Buna padişah da dâhil bütün ahali oldukça şaşırır. Somuncu Baba sırrının ifşa edilmesinden mahzun, teklife rıza gösterir, namazı kıldırır. Fatiha sûresini yedi ayrı şekilde tefsir etmesiyle cemaati oldukça etkiler. Bu olaydan sonra insanların ilgi ve iltifatlarından mahcup olan ve huzuru kaçan Allah dostu Bursa’dan ayrılmaya karar verir. Molla Fenarî, Emir Sultan ve devrin diğer âlimleri bu duruma çok üzülür. Onu vazgeçirmeye çalışırlar, fakat ikna edemezler. Ondan son bir iyilik olarak, Osmanlı’nın başkenti bu güzel şehir için dua etmesini isterler. Somuncu Baba toprağa bir çınar diker ve yüreğini semaya açar. İşte, bu duaya ev sahipliği yapan semt bugün de “Duaçınarı” olarak bilinir.
Bilindiği gibi, dua insana en çaresiz anlarında yüreğine su serpen bir haber gibi gelir. Kişi çoğu zaman kendisi ve sevdikleri için Allah’a yalvarır. Mekke’den sonra Bursa da dualara mazhar olmuştur. Kendinden çok ümmeti için semaya el açan Peygamberin (sav) yine ümmetinin geleceğini düşünerek kutlu şehir Mekke’ye dua ettiği bilinmektedir. Böyle bir bereket çağrısı, bir millete hayır, huzur ve mutluluk dilemektir. Kıyamet kopacak olsa bile eldeki fidanın dikilmesini işaret eden bir hadis-i şerife binaen insan nasıl topraktan yaratıldıysa, hayatının devamında da ona muhtaçtır. Sema ile arz arasındaki bu sırrı bilen Allah dostu bu yüzden ağaç dikmiştir. Toprak gökyüzüne varsın, çınar semaya yaprak açsın istemiştir.
Bütün adımları hikmetli bu insanlardan asırlardır süren bir bereket emanet alınmıştır. Osmanlı Devleti’nin sembolü sayılan çınar, kökleri kuvvetli, gölgesi geniş ve çok değerli bir ağaçtır. Bugün İnkaya, Kavaklı ve Kovuk çınarlarında izlerini bulabildiğimiz Duaçınarı’nın cismi gitmiş, fakat ismi hâlâ varlığını sürdürmektedir. Böyle güzel bir anıyla beslenen Duaçınarı’nın artık var olmaması, tarihî motifleriyle ünlü Bursa’nın geleceği için önemli bir kayıp olsa gerekir.
Bursa’ya dair yazılan bunca şehrengizin kendisini ne kadar tavsif ettiği ve aslında tam manasıyla ifade edilemeyen nice güzelliğinin varlığı her karış toprağında daha iyi anlaşılan Bursa, meraklıları için köklerinde hâlâ birçok masal ve gizem taşıyor. Keşfedilmeyi bekleyen bu şehir, tükenmez hazineleriyle -tarihten konuşan bir ayna mesabesinde- evliya dualarında gezinmeye devam ediyor.


1 yorum:

  1. blogunuza devam edin lütfen. bir de bloga abone olmak için bir araç ekleseniz..

    YanıtlaSil