6 Nisan 2012 Cuma

BİR OSMANLI SANCAĞININ İLGİNÇ ÖYKÜSÜ


10-Haziran-2007 Pazar günü düzenlenen, İnegöl'ün Akbaşlar köyündeki “Yörük Şenliği” sırasında bir kıl çadırın önüne asılmış, üzerinde Arap abecesi ile yazılar bulunan bir flama dikkatimi çekti. Kime ait olduğunu sorduğumda, Bilecik'in Bahçecik köyünden getirildiğini söylediler. Köyün muhtarı Recep Gündüz'ü buldum. Bordo-mavi renklerden üç bölümlü olarak hazırlanmış olan bu yazılı flamanın öyküsünü sordum. İlgi çekici şeyler anlattı:
            “Bu gördüğünüz sancak; Abdülhamit tarafından, köyümüz halkından olan Karakeçili Yörük beyi Hacı Kara Ali oğlu Hacı Mehmet Bey'e gönderilmiştir. Ondan Hacı Nuri Bey'e geçiyor. Hacı Nuri Bey 32 yaşında iken İstiklal Savaşı'nda şehit düşüyor. Sancak bu kez oğlu Mehmet Bey'e teslim ediliyor. Daha sonra bundan da oğlu Hacı Nuri Bey'e intikal ediyor. Şimdi sancak torunlarından(yanında oturan genci göstererek) Cem Gündüz'ün koruması altında. Anlıyacağınız sancak Abdülhamit zamanından beri nesilden nesile el değiştiriyor. Sancağın sereni ve alemi Söğüt Müzesi'nde bulunuyor.
            Kurtuluş Savaşı sırasında, Yunan askerleri Bursa tarafından köye yaklaşınca, atalarımız Eskişehir'e doğru hareket etmiş. Bu göç esnasında Koca Nine'm bu değerli hatırayı koynunda saklamış. Savaştan sonra köye geri getirmiş.
            Biz bu sancak sahipleri ile kuzen oluyoruz. Yani kardeş çocuklarıyız.”
            1905yılında basılmış olan “Karakeçili Aşireti” adlı kitapçığı incelediğimde, muhtarın anlattıklarının bir kısmının burada da geçtiğini gördüm.
            Abdülhamit zamanında Hüdavendigar vilayetinde yaşayan Karakeçililerden bir süvari birliği oluşturuluyor. Eskişehir'in Seyitgazi nahiyesine bağlı Kuyucak (Özbeklü Cemaati) köyünde yaşayan Karakeçili Aşireti Reisi Hacı Kerim Beyzade Hacı Bekir Bey; teşkil edilen bu 435 kişilik süvari alayına, kendi akrabalarından 25 atlı asker sağlamıştır. Bahçecikli Karakeçili reisi Hacı Mehmet Bey'den de 30 süvari temin etmesi istenmiş ve bu istek yerine getirilmiştir.  Bu süvari alayı o dönemde ve daha sonra da Kurtuluş Savaşı'nda birçok cephede savaşlara katılmıştır. İnegöl'ün Senri karyesinden (köyünden) Hacı Osman Ağa 5, Karacakaya'dan Mustafa ağa 6 ve Bayramşah'tan Osman ağa'da 3 atlı asker göndermiştir.
            Mehmet Bey'e o devirdeki resmi makamlar; ip temini ve kumaş dokunması gibi konularda buyrultular (emirler) göndermişler ve başarılı çalışmalarından dolayı beyliği hep kendisinde bırakmışlardır.
            Köy, 1900'lü yılların başlarında 18 hane 86 nüfusa sahiptir. Ertuğrul Gazi Sancağına bağlıdır. Köy halkı Karakeçili oymağının Karabakılı Cemaati'ndendir. Muhtar Recep Gündüz:
            “Bizim köy tam Bursa il sınırında. Bilecik'e bağlıdır. İnegöl'e bağlı yakınımızdaki Bayramşah ve Yenişehir'e bağlı Zekeri köyleri de bizimle aynı cemaatten bölünmedir. Bu Akbaşların insanları bize yakındır. Adetlerimiz birbirine çok benzer. Hepimiz Karakeçiliyiz. Önceden Bilecik'e bağlı iken sonradan ayrılmışlar.”
            Mavi atlas üzerine beyazla Kayı Boyu damgasının çizili olduğu bir bayrak da tören alanını süslüyordu. Derneğin yaptırdığı bu bayrağın kırmızısı, Osmanlılar zamanında savaşlarda kullanılıyormuş!
            Tören yerinde Karakeçililer çoğunluktaydı. Ağırlık onlardaydı. Tarihine ve kültürüne sahip çıkan bu insanları kutlamak lazım.
            Osmanlı padişahları; bu ülkenin iyi yönetilmesi için, halk tarafından sevilen sayılan kişilere birtakım yetkiler tanırdı. Bunlar bulundukları yörede huzuru sağlamak, halkın geçimini gözetmek, üst yönetime yardımcı olmak ve sosyal dayanışmayı sağlamak gibi görevler yaparlardı.
            Bu gibi kimselerin tanınması için bunlara bir belge ile birlikte sancak gönderilirdi. Buna 'Bey Sancağı' denilirdi. Gündüz ailesi işte böyle bir sancağa sahipti. Yetki alanı Yenişehir, İnegöl ve Domaniç dolaylarını kapsıyordu. Bu yetkiye sahip çevrede 7 bey  bulunuyordu.
            Her yıl Ertuğrul Gazi türbesinin etrafında düzenlenen 'pilav günü'ne bu sancakla birlikte katılırlarmış. Masraflar 'bey' tarafından karşılanırmış. Bu törenler zamanla Yörük bayramına dönüşmüş.
            Burada gördüğümüz sancağın bir benzeri de Harmancık'taki bir camide harap halde bulunmuş ve Sayın Ö. Faruk Dinçel tarafından kaymakamlığa teslim edilmiştir.
Türkan Genç / Gazeteci

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder